Ketojenik Diyetle Şeker Bağımlılığı Kırılır mı?
Ketojenik diyet özünde vücuda minimum miktarda karbonhidrat almak ve vücudun karbonhidrattan sağlayamadığı enerjiyi yağlardan sağlamasıdır. Vücudumuz enerji sağlamak için önce karbonhidratları, sonra yağları en son açlık durumunda ise proteinleri kullanarak kendine enerji üretir. Dışarıdan alınması gereken bu makrobesin öğeleri günlük yaşantıda %50-55 karbonhidrat, %20-25 yağ ve %25-30 protein olarak alınır. Ketojenik diyette ise karbonhidrat oranı %10lara düşer. Bu da günlük 40 gr’ın altında karbonhidrat almak demektir.
Peki karbonhidratları bu kadar düşürmek vücutta nasıl bir etki yaratır?
Vücut enerji sağlamak için karbonhidratı yakmadığından glikoz yani kan şekeri oluşmaz ve kanda dolaşmaz. İnsülin uyarılmaz, açlık-tokluk sinyallerinde dalgalanma yaşanmaz. Bu da kan şekerinin dengelenmesi ve tatlı isteğinin bastırılması anlamına gelir. Çünkü buna sebep olan madde ortada yoktur. Glikoz yerine yağın yakımı sonucu oluşan keton cisimcikleri kanda dolaşır. Bunlar insülini uyarmaz ve açlık hissedilmesini engeller. Aksine uzun süreler tok hissedersiniz. Yani şeker bağımlılığı, karbonhidrat isteği, tatlı isteği tüm bu terimlerin sebebi olan glikoz ortadan kaldırılmış olur. Eğer ketojenik beslenme 21 gün gibi bir süre uygulanırsa vücut da karbonhidrat isteğini unutmaya başlar ve tatlı krizleri yaşanmaz.
Sorunun cevabı “evet” ketojenik diyet şeker bağımlılığını kırmada etkilidir ancak ne kadar sağlıklıdır bunun cevabı daha önemli. Bilinçsizce uygulanan, kulaktan dolma bilgilerle oluşturulan ketojenik beslenme uzun vadede ciddi sonuçlar doğurabilir. Vitamin-mineral eksiklikleri, kan değerlerinde yükselme/düşme, bağırsak ve mide problemleri, kas kayıpları doğru oluşturulmamış bir ketojenik beslenme programında oluşabilecek en genel yan etkilerdir.
Ketojenik diyet doğru planlandığında yağ kaybı sağlar, açlık hissetmez, enerjik ve zinde olur ve en önemlisi vücudu yaşlandıran şekerden uzak durmuş olursunuz.
Ketojenik beslenmenin detayları bir sonraki yazımda!